Ben Madame Bovary Değilim – I Am Not Madame Bovary

Adalet bazen yalnızca mahkeme salonlarında değil, insanın inadıyla ve yalnızlığıyla da aranır. Feng Xiaogang’ın 2016 yapımı filmi I Am Not Madame Bovary, tam da bu temayı derin bir ironi, görsel zarafet ve güçlü bir anlatımla işliyor. Kendi küçük dünyasında haklılığını kanıtlamaya çalışan sıradan bir kadının, devasa bir bürokrasiyle olan mücadelesi, hem komik hem de trajik anlarla izleyiciye sunuluyor. Film, adaletsizliğe karşı verilen sessiz ama kararlı direnişin sıra dışı bir sinema örneği.
Film, eski kocasıyla yaptığı sahte boşanma anlaşması sonucunda aldatıldığını düşünen Li Xuelian (Fan Bingbing) adlı bir kadının, hakkını aramak için devletin en üst kademelerine kadar gitmesini konu alıyor. Li, kocasının verdiği sözü tutmaması ve onu toplum içinde itibarsızlaştırması üzerine bu durumun düzeltilmesi için mücadele etmeye başlıyor. Ancak karşısına çıkan şey yalnızca bireysel bir ihanet değil; aynı zamanda Çin bürokrasisinin karmaşık, işlevsiz ve adaletten uzak yüzü oluyor.
Filmin adı, Batı edebiyatının meşhur karakteri Madame Bovary’ye bir gönderme taşısa da, burada “Madame Bovary” etiketi Çin toplumunda "ahlaksız kadın" imasıyla kullanılıyor. Li Xuelian ise bu yaftaya karşı çıkarak, sadece adını değil, onurunu da geri kazanmak istiyor.
Yönetmen Feng Xiaogang, hikâyeyi anlatırken sıra dışı bir görsel tercih yapıyor: Filmin büyük kısmı dairesel bir çerçevede sunuluyor. Bu biçim, hem karakterin sıkışmışlığını hem de sistemin kapalı yapısını simgeliyor. Şehir sahneleri ise geleneksel dikdörtgen oranlarda gösterilerek kontrast yaratılıyor. Bu estetik tercih, filmdeki duyguyu görsel olarak da güçlendiriyor.